Şiir Kitabı
Her defa bir başka acıyla uyanıyorum sabaha.
İçimde bir ürperti, bir sızı, dinmeyen bir kalabalık.
Üzerimde tecavüze uğramış bir kadının çaresizliği.
Tarifi imkansız yaşadıklarımın, içten içe kanadıklarımın.
Sahile vurmuş bir hayatın enkazı gibi,
uçurumlara gebe yalnızlık gibi,
sabırsız ölüm gibi…
Bir daha yaşamadan yaşamak nedir bilir misin?
İbareler soysuz, kelimeler yetersiz.
Duvarlara bir gölge resmimi çiziyor, en cılızından, en soluğundan.
Yorgana sarılıp ağaran güneşin sancısını yaşıyorum içimde,
her defasında bir başka acıyarak kendime.
Gözler, yalancıdır sevgilim. Mevsimlerin rengi yok.
Günler aynı, saatler aynı. Oda aynı, renkler aynı.
Kendini tekrarlayan, değişen tek bir ben var içimde.
Acıtan düşlerimde tükenen, ama bitmeyen bir ben.
Yani demem o ki, bir yanım yalnızlık, öbür yanım sessizlik benim.
Yine çizmeyi unutmuyorum her sabah dudaklarıma ruj gibi gülüşlerimi,
küs değilim hayata dercesine.
Buna rağmen dışarda bir hayat var yuvarlanıp giden.
Ben yokmuşçasına, bana küsmüşçesine, nispet yaparcasına.
Her gün aynı rüya, aynı ceza, aynı kıyamet, aynı bitmeyecekmişlik hissi.
Özür diliyorum bölüyorsam uykularını HAYAT!
Bu sabah ilk defa seni özledim biliyor musun, üşüyorum tut ellerimi dercesine…
ya da her neyse boş ver…