turkiyede-iranli

Doktora Tez Çalışmasının Konusu:

“İran Uyruklu Yabancıların Türkiye’deki Statüleri Üzerine Sosyolojik bir İnceleme” 

Tez ile ilgili genel bilgiler;

Bu paylaşımda özet şekilde söz konusu çalışmanın problem, amaç, önem, varsayımlar, sınırlılıklar ve benzeri bazı ayrıntılar verildikten sonra özellikle araştırma kapsamında uygulanan 45 sorulu anket çalışması sonuçlarının öğrencilerle ilgili kısmından bazı bilgiler paylaşılacaktır:

Bu araştırmada genel bağlamda Türkiye’deki öğrenci, vatandaş ve sığınmacı statüleriyle bulunan İranlı göçmenleri, “küçük ölçekli anavatan” perspektifinden, hareket halindeki kültürler olarak değerlendirmeye alınıp bu doğrultuda her bireyin ana vatan ile göç ettiği ülkenin toplumu arasında değişik konumlarda sergilediği değişik tutumlarını iki aykırı sürecin bir ürünü olarak “anavatan kimliği (yekpare ve genellikle ailevi kimlik) ve yerli kimliğin kabullenme süreci (karma ve genellikle bireysel kimlik)” ile ilişkilendirip incelenmeye alınmıştır.

Genel itibarıyla bir ülkeden diğer ülkeye yerleşmeyi göç olarak tanımladığımızda ve bu çerçevede kavram tartışmasına girmeden toplumları genel tabiriyle modern ve geleneksel olarak ikiye ayırdığımız takdirde, dört tür göçten bahsetmemiz olanaklıdır:

  • Geleneksel toplumlar arası göç
  • Modern toplumlar arası göç
  • Modern toplumlardan geleneksel toplumlara göç
  • Geleneksel ülkelerden modern ülkelere göç

Birinci kategoriye istinaden örneğin Afganistan’dan Pakistan’a doğru yapılan göçlerde, bu ülkelerin önemli derecede toplumsal benzerlikleri bulunduğu için derinlikli bir toplumsal sorundan bahsedilemez. Dolayısıyla buradaki kültürel karşılaşmayı bir nevi kültürel tanışma olarak da ele alabilmek mümkündür. Bu vargıya ikinci kategorideki göçler konusunda da ulaşabiliriz. Örneğin bir Fransız’ın Almanya’ya yerleşmesi bu iki toplumda hâkim olan koşullar ve toplumsal benzeşmeler nedeniyle travmatik ve sorunsal bir göç örneğini oluşturamaz. Modern toplumlardan geleneksel toplumlara göç ise yok denilecek kadar az olduğundan ve genel itibarıyla siyasi veya bilimsel görevler ve bazen şahsi nedenlerden dolayı yaşandığı için kültürel bağlamda sürtüşmeye ve sorunsallaşmaya yol açmamaktadır. Ama son kategoriye gelince geleneksel toplumlardan milyonlarca insanın modern toplumlara göç etmesine tanık olmaktayız.

Tez çalışmasının varsayımı şu tespite dayandırılmıştır:

Tüm sorunların farklılıklar üzerinden yaşandığını varsayarsak toplumsal bağlamda eşit mesafede duran İran ve Türkiye toplumun arasındaki genellikle tek yönlü cereyan eden göç olgusunun doğuracağı kimlik bunalımı, vatansızlık hissi, aile bağlarının kopması veya gevşemesi gibi olumsuz sonuçları bulunmamaktadır. Bunun nedenleri iki toplum arasında yaşanan ve temel benzerlikleri oluşturan kültür olgusu ve dolayısıyla bu kültürün yeşerdiği coğrafi mekândır.

İkinci varsayım ise: yukarıda sıraladığımız göç kategorisinde birinci aşamaya denk düşen geleneksel bir ülke konumunda olan İran’dan yine aynı kategoride yer alan Türkiye’ye gelen göçmenler sorunları dil, barınma, gıda gibi sorunlardan öteye geçmemektedir. Dolayısıyla iki toplum insanının kültürel karşılaşması sanki “bizde olan burada da var” “aynıyız zaten” gibi bir benzeştirmeyi yansıtmaktadır. Diğer bir ifadeyle İranlılar Türkiye’ye ilk geldiklerinde farklı bir (tırnak içinde) “modern” ülkeye geldiklerini varsayarlar. Ancak daha sonra buradaki mevcut yerleşik kültürle tanıştıkça kendi kültürleriyle ne kadar benzeştiğini fark ederler.

Anket çalışması uygulamasıyla Araştırma kapsamına alınan 306 İran uyruklu yabancıdan elde edilen veriler iki başlık altında değerlendirilmiştir:

Birinci başlık: Araştırma kapsamına alınan sığınmacı, öğrenci ve vatandaş (geçici veya kalıcı) statüsünde bulunan İranlıların ayrı-ayrı yaş, cinsiyet, evlilik durumu, çalışma ve ekonomik durum, dil ve etnik gibi demografik verilerinin dağılımı. Bu başlık her statü için 18 çizelge ve grafikten oluşmaktadır. Çalışmanın son kısmında statü fark etmeksizin Türkiye’deki İranlıların genel demografik bilgileri değerlendirmeleriyle beraber sunulmuştur.

İkinci başlık: Araştırma kapsamına alınan sığınmacı, öğrenci ve vatandaş (geçici veya kalıcı) statüsünde bulunan İranlıların; İran ve Türkiye Toplumu, etkileşim, ayrımcılık, kimlik krizi, ülkeye dönüş, din ve medya gibi konularda genel görüş ve düşünce verilerinin dağılımı. Bu başlık her statü için 12 çizelge ve grafikten oluşmaktadır. Çalışmanın son kısmında statü fark etmeksizin Türkiye’deki İranlıların genel görüş ve düşünce verileri değerlendirmeyle beraber sunulmuştur.

Araştırma kapsamında uygulanan anket çalışmasını, Ankara Üniversitesi Araştırma-Geliştirme (ARGE) merkezine üye öğrenciler tarafından gerçekleşmiştir. Bu araştırma projesi halen bitmemiştir. Ancak anket çalışmasıyla elde edilmiş verilerin değerlendirmesi kısmı tamamlanmıştır.